İkinci Dünya Savaşı ve Sonuçları – Türkiye’ye Etkileri (1939-1945)

İkinci Dünya Savaşı ve Sonuçları İnsanlığın görmüş olabileceği en kanlı savaş olarak nitelendirilen İkinci Dünya Savaşı toplumlar üzerinde oldukça derin izler bırakmıştır. Savaşın sona ermesi ve sonrasında devletler üzerinde uygulanan tüm yaptırımlar insanların uzun yıllar toparlanamamasına neden olmuştur. Yaklaşık olarak 60 milyondan daha fazla kişinin hayatını kaybettiği ikinci dünya savaşı sonuçları bakımından kişilerin hayatında büyük bir yara haline gelmiştir. Tüm bunların yanında dünya üzerinde farklı bir düzen oluşmuş ve hayatın farklı yönde ilerlemesine neden olmuştur.


İkinci Dünya Savaşı Öncesi Gelişmeler

4 yıl boyunca İtilaf ve İttifak devletleri arasında dünyayı kasıp kavuran 1.Dünya Savaşı 11 Kasım 1918 tarihinde son bulmuştu. ‘Tüm savaşları bitirecek olan savaş’ deyimini kullanan H.G.Wells’in bu düşüncesinde haksız oluşu 1939 tarihinde kesinlik kazanacaktı.

1939 yılına kadarki süre zarfı dünyanın dört bir yanındaki insanlar için çalkantılı zamanlardı. Büyük Buhran on yıl önce başlamıştı ve dünyanın büyük bir kısmını işsiz ve çaresiz bırakmıştı. Milliyetçilik Almanya’yı kasıp kavuruyordu ve I.Dünya Savaşı’nı sona erdiren Versay Antlaşması’nın cezalandırıcı önlemlerine zarar veriyordu. Aynı zamanda Çin ve Japonya İmparatorluğu 1931’den beri savaş halindeydi.

Tüm bu olaylar karşısında yeni kurulmuş olan Milletler Cemiyeti hiçbir adım atamadığı gibi savaşların önlenmesinde de başarısız oluyordu. Bu durum aralarında anlaşmazlık olan devletlere savaş konusunda cesaret veriyordu.Nitekim ilerleyen yıllarda durum iç savaşlarda da kendini gösterdi.1936 yılında İspanya İç Savaşı patlak verdi. Faşistler ve Cumhuriyetçiler arasındaki savaşa diğer devletler de gizliden gizliye destek veriyordu.

Almanya ve İtalya, General Francisco Franco liderliğindeki milliyetçi isyancıları destekledi.Yaklaşık 40.000 militer güç ile faşizme karşı savaşanlarla mücadele etmek için İspanya’ya gitti.Tüm bu gelişmeler dünya savaşının yakın bir zamanda kaçınılmaz olduğunu gösteriyordu. Aynı yıl içerisinde olan diğer gelişmeler ise İtalya odaklıydı. İtalya’nın ülküsü Mare Nostrum yani Bizim Deniz’di. Akdeniz üzerinde büyük bir imparatorluk kurmak isteyen Benito Mussolini kendisiyle aynı düşünceleri taşıyan Adolf Hitler ile 25 Ekim 1936’da bir işbirliği yaptı ve 11 Kasım’da Roma-Berlin Mihver ittifakını resmen duyurdu.

Adolf Hitler önderliğindeki Nazi Almanyası kendilerine dayatılmış olan Versay Antlaşması’nı iyi kullanarak politika yapıyor ve askeri anlamda güçleniyordu. Versay Antlaşması ile kaybettiği toprakları almak ve yaşam alanı adını verdiği ülküsünü gerçekleştirmek Hitler için büyük önem taşımaktaydı. Bunun için işe anavatanı Avusturya’yı ilhak etmekle başladı.Onun için Almanca konuşan halkları bir arada tutmak büyük Reich İmparatorluğu’nu kurmak için başlıca yapılması gerekendi.

Nazi Almanyası’nın diğer bir hedefi de Çekoslovakya’nın Sudetenland bölgesini ele geçirmekti.Burada azımsanmayacak bir Alman nüfusu bulunmaktaydı. Savaşın önlenmesi amacıyla 29 Eylül 1938 yılında yapılan Münih Konferansı’nda Sudetenland Hitler’e bırakılmıştı.Ancak Hitler ilerleyen zamanlarda Çekoslovakya’nın tamamını ilhak edecekti.

Benito Mussolini halihazırda gözüne Arnavutluk’u kestirmişti. Almanya ile ittifak kurduktan sonra Nisan 1939’da Arnavutluğu ilhak etti. Bu olaydan yaklaşık 3 ay sonra Nazi Almanyası düşmanı Sovyetler Birliği ile Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı’nı (Germano Sovyet Antlaşması) imzaladı. Bu İkinci Dünya Savaşını başlatan olay olan Polonya saldırısı için bir güvence niteliği taşıyordu.

İkinci Dünya Savaşı’nın Nedenleri

İkinci Dünya Savaşı’na neden olan birçok olay dizisinden bahsetmek mümkündür. Hem yeni görüşlerin ortaya çıkması hem de devletlerin saldırgan politikaları savaşa zemin hazırlayan nedenler arasındadır. İkinci Dünya Savaşının Nedenleri arasında şunları saymak mümkündür:

  • Birinci Dünya Savaşı sonrasında yenilen devletlere çok ağır şartlarda anlaşmalar imzalatılması bu devletlerin askeri, ekonomik anlamda birçok kısıtlama ile karşılaşmasına neden olmuştur.
  • Almanya kendisine dayatılan Versay Antlaşması’nı bir türlü hazmedememiştir. Bununla birlikte Alman ırk üstünlüğünü dünyaya göstermek için Adolf Hitler tarafından 1933 senesinde Nazi Partisi kurulmuştur. Kendisi de partinin lideri olmuştur. 1933 yılında diktatörlüğü ilan ederek hızlı bir silahlanma yoluna gitmiştir.
  • 1. Dünya Savaşı sonrasında İtalya da umduğunu bulamayan devletlerden biri olmuştur. Bu dönemde İtalya’nın başına Faşist Partisi lideri Benito Mussolini getirilmiştir. Duçe lakabını alan lider eski Roma Devletini yeniden kurma hayaline kapılmıştır.
  • 1. Dünya Savaşı sonrasında sınırların belirlenmesi aşamasında millet kavramına uyulmamış ve etnik ve sınır çatışmalarının yoğun olarak yaşanmasına neden olmuştur.
  • 1. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Milletler Cemiyeti galip devletlerin çıkarına hizmet etmeye başlamıştır. Bu durum da ülkeler arasında büyük bir güvensizlik yaratmıştır.
  • 1931 senesinde Japonya, Mançurya’yı işgal etmiş ve büyük bir Uzakdoğu İmparatorluğu kurma yolunda ilerlemesi dünya savaşına zemin hazırlamıştır.

Tüm bu akıl dışı hayaller ve olaylar 2. Dünya Savaşı’nın ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. İnsanların hayatını hiçe sayan saldırgan devlet liderleri, bu savaş sırasında halklarının büyük bir kısmını kaybetmiştir.

İkinci Dünya Savaşı Tarafları

İkinci Dünya Savaşı’nda taraflar açık veya gizli antlaşmalarla kendini belli etmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında kendini mağdur hisseden devletler daha kârlı olan devletlere karşı bir oluşum içerisine girmişlerdir. İtalya ve Almanya yayılmacı bir politika izleyerek birlikte hareket etme kararı almışlardır. Bu oluşuma daha sonra Japonya da dahil olmuştur. Bu birleşim sonrasında Roma- Berlin ve Tokyo Mihveri kurulmuş oldu.

Mihver bloğunun kurulması aslında İkinci Dünya Savaşı’nın ana nedenini oluşturmaktadır. Yayılmacı bir siyaset izlemeleri ve yeniden silahlanmaya gitmeleri diğer devletleri de harekete geçirmiştir.

İkinci Dünya Savaşı’nın Başlaması ve Seyri

İkinci Dünya Savaşı‘nın ilk top atışı Almanya’yı ayıran Polonya topraklarındaki Danzig’e karşı yapılmıştır.1 Eylül 1939 tarihinde yapılan bu saldırı İkinci Dünya Savaşı’nı resmen başlatan olaydır.Hitler “Kim kendini Danzig için bir dünya savaşına atar ki” diyerek İngiltere ve Fransa’nın müdahil olmayacağını dile getirmişti.Ancak durum böyle olmadı. Harekat başladıktan 2 gün sonra yani 3 Eylül 1939 tarihinde İngiltere ve Fransa Almanya’ya karşı savaş ilan etti.Bu dünya savaşının ayak sesleriydi.

Nazi Almanyası daha önce Sovyetler Birliği ile yaptığı antlaşmaya uyarak Polonya’nın batısını işgale başladı. 17 Eylül 1939 tarihinde ise Sovyetler Birliği, Polonya’nın doğusunu işgal etti. Polonya’nın bu iki deve karşılık verebilecek yeterli gücü yoktu. Nitekim eylül ayının sonuna doğru Polonya resmen teslim oldu.

Polonya işgalinden sonra kendisini yenilmez gören Stalin Avrupa’nın doğusunda yeni adımlar atmaya niyetliydi. İşe kuzey Baltık ülkelerinden başladı. Kasım 1939’da da Finlandiya’ya saldıran Stalin burada sert bir direnişle karşılaşsa da Finler’in ateşkes talebiyle saldırıyı durdurdu. (Kış Savaşı)

İngiltere ve Fransa Almanya’ya savaş ilan ettikten sonra savaş durağan hale geldi. Hatta bu savaşa Oturan Savaş , Sahte Savaş gibi tabirler kullanıldı. Ancak Almanya bu süre zarfında yeni işgal planlarını yapıyordu. Nisan 1940’ta Almanya, Danimarka ve Norveç’e saldırdı. Norveç haziran ayına kadar dayansa da sonunda teslim oldu. Hitler savaş için gerekli olan demiri bu ülkeden sağlayacaktı.

Almanya’nın Fransa’yı İşgali – Blitzkrieg

Kavgam kitabında bahsettiği üzere en büyük düşmanlarından biri olan Fransa, Hitler için öncelikli konulardan biriydi. Fransa’nın işgali kolay olmayacaktı. Bunun için generalleri ile bir araya gelen Hitler, General Erich von Manstein’in planını beğendi. Plana göre Alman ana taarruzu Ardenler üzerinden olacaktı. Diğer bir kol ise kuzeyden yani Hollanda ve Belçika üzerinden şaşırtma taktiklerle saldıracaktı.

Mayıs 1940’ta Almanya saldırmaya karar verdi. İlk saldırısını kuzeyden yapan Hitler 14 Mayıs’ta Hollanda’ya, 28 Mayıs’ta ise Belçika’ya diz çöktürdü. Fransızlar saldırıların kuzeyden geleceğinden emindi. Ancak Ardenler üzerinden gelen ana taarruz gücü Fransızları ve İngilizler’i şaşırtarak böldü. Almanlar’ın bu olaydan sonra işgali daha kolay oldu. Yaklaşık 1 ay gibi kısa bir sürede Almanya, Fransa’ya ateşkes ilan ettirdi ve Fransa’nın kuzeyini işgal etti. Fransa’nın güneyinde ise kendi kontrolünde Vichy hükümetini kurdu.

 

Almanya’nın bu başarısından etkilenen Mussolini ise kendi işgal planlarını devreye sokarak Fransa henüz teslim olmamışken 10 Haziran 1940’ta Fransa ve İngiltere’ye savaş ilan etmişti. Avrupa’nın büyük devletler tarafından bölünmesi bir yarış haline gelmişti. Sovyetler Birliği ise Romanya’ya saldırıp 14–18 Haziran’da Baltık ülkelerini işgal etti. Ağustos ayının başında Baltık ülkelerini Sovyetler Birliği sınırlarına dahil etti.

Fransa’dan zaferle dönen Hitler, aynı başarıyı İngiltere’ye karşı gösterememişti.Hava taarruzları ile İngiltere’yi yıpratmış olsa da İngiltere’nin bir ada ülkesi oluşu harekâtı olumsuz etkileyen nedendi. Hem Hitler’in asıl düşmanı olan Sovyetler Birliği, Hitler için daha önemliydi. Yaşam alanını doğuya kaydırmak asıl amacıydı.

Mihver Güçleri Asya ve Afrika’da İlerliyor

27 Eylül 1940’ta doğuda mücadele veren Japonya Mihver kuvvetlerine dahil olarak küresel çapta bir ittifak yapılmış oldu. Bu küresel ittifakın Churcill’in deyimiyle zayıf göbeği İtalya hâlihazırda Afrika’da mücadele veriyordu. Tarihler 28 Ekim’i gösterdiğinde Mussolini Yunanistan’a saldırdı. Fakat başarılı olamadı. Yunanistan’a diz çöktüren daha sonra müttefikine yardım eden Almanya olacaktı.

İtalya’nın başarısızlığı sadece Balkanlar’da değil aynı zamanda Kuzey Afrika’da da devam ediyordu. Şubat 1941’de Almanlar’ın en ünlü generallerinden olan Erwin Rommel, İtalya’nın yardımına koştu ve İngilizler’i Mısır’ın içlerine dek geri püskürttü.

Barbarossa Harekâtı

Haziran itibariyle Balkanlar’daki hâkimiyetini sağlayan Almanya, asıl hedefi olan Rusya’ya saldırı planını hazırlamıştı. Hârekatın adı Kutsal Roma-Cermen imparatoru Friedrich Barbarossa’dan alan esinlenerek Barbarossa Harekatı olarak belirlenmişti. 22 Haziran 1941’de Heinz Guderian önderliğinde başlayan harekâta göre Alman ordusu Rusya’yı üç koldan işgal edecekti.Kuzeyde Leningrad, ortada başkent Moskova ve güneyde ekonomik şehir Kiev…

 

İşgalin ilk günlerinde Alman güçleri Rus topraklarında hızla ilerledi. Hava sahalarını, fabrikaları yerle bir ederek ilerleyen Almanlar, Leningrad’ı kuşattı ve Moskova önlerine dek ilerledi. Güneyde ise Kiev’i ele geçiren Almanlar, hem petrol hem de Rusya’ya ikmal kaynağı Kafkasya’ya dek işgale devam etti. Ancak Rus toprakları çok büyüktü ve kışları çok sertti. Bu durum Almanlar’ın ilerleyişini durdurup savunmaya geçeceği anlamına geliyordu.

ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’na Girmesi

Doğu’da emin adımlarla ilerleyen Japonya 7 Aralık 1941’de ABD’ye ait Pearl Harbor’u bombaladı. Ertesi gün ABD’nin Japonya’ya savaş ilan etmesiyle savaş Pasifik’e dek geniş bir alana yayıldı. Japonlar bununla kalmayıp Filipinler, Fransız Hindiçin’i (Vietnam, Laos, Kamboçya) ve Singapur’a da saldırdı. Bu durum Hindistan ve Avustralya için de tehdit ediciydi. Fakat Japonlar ABD’nin savaşa girmesiyle bunu gerçekleştiremedi.

ABD’nin savaşa girmesi ile Mihver devletlerinin gücü bir nebze de olsa kırılmış oldu. Ancak Mihver devletleri teslim olmayıp savaşı sonuna kadar götürmekte niyetliydi. Nitekim Almanlar Rusya’da yeni bir hücum başlatmış olsalar da bunda başarısız olmuşlardı. Bu bir dönüm noktasıydı. Artık Mihver Devletler savunmaya geçecekti.

1942 yılında İngiltere ve ABD, Alman şehirlerini bombalıyor Almanlar ise buna V1 Roketleri’ni İngiltere’ye atarak ile karşılık veriyordu. Doğuda Ruslar hızla ilerliyor ve Alman ordusu dağılıyordu.Bu geri çekiliş Berlin teslim oluncaya dek devam etti. Japonlar bir süre saldırılarına devam etse de ABD ve İngiltere’nin Midway ve Guadalcanal ‘da Japonları durdurması ile Filipinler’e çıkartma yapması savaşın Doğu’da da seyrini değiştirdi.

1943 ve 1944 yıllarında Mihver devletlerin geri çekilmesi sürekli hâle geldi. 13 Mayıs 1943’te Mihver Devletleri, Müttefik’lere teslim olarak Kuzey Afrika’daki savaş sona erdi. Müttefikler Sicilya, İtalya ve Güney Fransa üzerinden yeni cepheler açarak Almanya’yı mağlup etme niyetindeydiler. Bu süre zarfında italyan lider Mussolini de tutuklanmıştı. Ancak Alman komandolarının başarılı harekâtıyla kurtarıldı ve Kuzey İtalya’da Alman idaresinde bir hükümet kurdu. Kurulan hükümet başarı sağlayamadığı gibi İtalya 1944 başında tamamen teslim olmuştu.

İkinci Dünya Savaşı’nın Bitişi

6 Haziran 1944 tarihi Normandiya’ya başarılı bir çıkartma ile Müttefikler batıdan, Ruslar ise doğudan Berlin’e ilerledi. Almanlar her ne kadar karşılık verse de Müttefik ordusunun ilerleyişini durduramadılar. Nihayetinde Berlin 16 Nisan’da kuşatıldı ve bunu takip eden iki hafta sonrası Hitler intihar etti. Almanya 7 Mayıs’ta Batı Müttefikleri’ne , 9 Mayıs’ta ise Sovyetler Birliği’ne teslim oldu. Savaş Avrupa’da son bulmuştu ancak Japonlar hâlen direniyordu.

Japonya’daki savaşın milyonlarca Amerikalı’nın ölümüne yol açacağını düşünen ABD hükümeti o zamanki en büyük silahı kullandı. Tarihler 6 Ağustos 1945’i gösterdiğinde Hiroşima, 9 Ağustos’ta ise Nagazaki kenti atom bombası ile haritadan silindi. Atom bombası ile birlikte yaklaşık olarak 220 bin insan hayatını kaybetti.

2.Dünya Savaşı’nda kullanılan atom bombası 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’yı tabiri yerindeyse haritadan sildi.

Tam 6 yıl 1 gün süren savaş 2 Eylül 1945’te Japonya’nın koşulsuz şartsız teslim olmasıyla son buldu. Savaşta 60 milyondan fazla insan hayatını kaybetmiştir.

 

Savaş öncesinde Çekoslovakya ve Arnavutluk işgal edildiğinde Türkiye büyük bir endişe duymuştur. Bunun üzerine 1939 senesinde hem İngiltere hem de Fransa ile birlikte ortak olarak bir bildiri yayımlanmıştır. Ankara’da bir araya gelen devlet yöneticileri Türkiye ile bir ittifak kurulmasını sağlamışlardır. Bu antlaşmaya göre eğer Doğu Akdeniz’de bir savaş meydana gelirse üç büyük devlet aralarında yardımlaşacaklardı. İkinci Dünya Savaşı Türkiye açısından temkinli ve tarafsız kalınan bir savaş olmuştur.

Ancak Türkiye, Sovyet Rusya faktörünü öne sürerek savaşa katılmamıştır. Bunun üzerine Türkiye ve Sovyet Rusya arasında da bir saldırmazlık bildirisi yayınlanmıştır. Aynı sene Nazi Almanya’sı Sovyet Rusya ile bir saldırmazlık paktı içindeyken Balkanlara sefer düzenlemiştir. Bu durum da Türkiye için de bir işgal durumu ortaya çıkarmıştır. Bu olay üzerine müttefikler Türkiye’nin savaşa girmesini istemiş ancak Türkiye savaşa girmeme kararı almıştır. Hatta Türkiye muhtemel Alman ve İtalyan saldırılarına karşı Çakmak Hattı’nı da devreye sokmuştu. Dönemin Alman Büyükelçisi olan Von Papen ile birlikte iki ülke arasında daha sıkı ilişkiler geliştirilmiştir.

 

18 Haziran 1941 senesinde Türk Alman Dostluk Paktı altına iki ülke temsilcileri tarafından imzalar atılmıştır. Bununla birlikte Almanya’ya 90 bin ton krom madeni satılmıştır. Almanya’da karşılığında Türkiye’nin silah ve araç gereksinimlerinde yardımcı olacaktı. Bu antlaşmalardan sonra Barbarossa Harekâtı başlamıştır. Türkiye’ye yapılan baskılara rağmen Türkiye saldırıya geçmemiş ve savaşa karşı her zaman uzak durmuştur.

Savaşa katılmamasına rağmen bu savaşın etkilerini en derinden hisseden ülkelerden biri olmuştur. Tamamen denge politikası yürüten Türkiye, savaşın sonlarında İngiltere gibi büyük devletlere karşı yakınlığını belirtmek için Almanya’ya savaş ilan ettiğini açıklamıştır. İkinci Dünya savaşı tarihi olaylar bakımından dünyanın birçok farklı değişimler yaşadığı bir savaş olmuştur.

İkinci Dünya Savaşı’nın Türkiye’ye Etkileri

İkinci Dünya Savaşı’na fiilen Türkiye katılmasa bile çok derin bir şekilde savaşın sonuçlarından etkilenmiştir. Özellikle savaşın getirmiş olduğu büyük ekonomik şartlar halk üzerinde son derece zorlayıcı olmuştur. Savaş döneminde hükümet tarafından ülke gelirinin büyük bir kısmı bir kenara ayrılmak zorunda kalınmıştır. Bununla birlikte seferberlik ilan edilmiş ve tarım ile sanayi sektörlerinde iş gücü azalmış ve üretim de yüksek oranda düşmüştür.

1929 senesinde çıkan ekonomik bunalımın yıprattığı Türk ekonomisi savaş yıllarında daha da kötüye gitmiştir. İkinci Dünya Savaşı yıllarında ekonomideki en belirgin politika üretimi artırmaktan ziyade daha çok mevcut durumu korumaya yönelikti. Fiyat artışlarını engellemeye çalışmak ve karaborsaya karşı mücadele vermek üzerine bir ekonomi anlayışı hâkimdi. 2. Dünya Savaşı taraflar açısından son derece yıkıcı sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Kazananlar da kaybedenler kadar büyük bir zarar ile karşı karşıya kalmıştır.

Türk ekonomi politikaları çerçevesinde yersiz olarak fiyat yükselmesi olmasın diye Milli Koruma Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanun ile hükümet ekonomide düzenlemeleri daha özgür bir şekilde yapabilme şansı buldu.

İkinci Dünya Savaşı Sonuçları

İkinci Dünya Savaşı Sonuçları bakımından son derece yıkıcı bir savaş olmuştur. Her devlet bu savaştan olumsuz etkilenmiş ve savaş sonrasında yeni bir dünya düzeni kurulmuştur. Savaşın sonuçları şöyledir:

  • İkinci Dünya Savaşı’nı demokrasi yanlısı ülkeler kazanmıştır.
  • Bu savaş sonrasında sömürgecilik biraz gerilemiştir.
  • Birleşmiş Milletler kurulmuş ve bu oluşuma birçok devlet katılmıştır.
  • Rusya, Balkanlarda daha güçlü bir devlet haline gelmiştir.
  • Türkiye, ABD gücüne yaklaşan bir devlet olmuştur.
  • Savaş sonrasında Almanya Batı ve Doğu Almanya olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
  • Hem NATO hem de Varşova Paktı kurulmuştur.ABD ve Sovyetler Birliği iki süper güç olarak ortaya çıkmıştır.
  • Dünyadaki barışın korunabilmesi için İnsan Hakları Sözleşmesi yayınlanmıştır.

Bu sonuçlar tüm dünya devletlerini etkilemiş ve uzun bir süre büyük bir savaş girmekten alıkoymuştur.

İkinci Dünya Savaşı’nda Kaç Kişi Öldü?

1945 senesinde Temmuz ve Ağustos aylarında barış antlaşması detaylarının konuşulabilmesi için Potsdam Konferansı toplanmıştır. Bu toplantıya ülkelerin önde gelen temsilcileri katılmıştır. Müttefik temsilcileri arasında ABD’den Başkan Harry S. Truman ,SSCB’den Stalin ve İngiltere’yi temsilen başbakan Winston Churchill toplantıya katılma kararı almıştır.

Toplanan konferansta birçok kural belirlenmiştir. Müttefikler Almanya’yı işgal edecek, silahsız hale getirecektir. Alman ordusu tamamen dağıtılacak ve tehdit olmaktan çıkarılacaktır. Bunun yanında Hitlerin Nazi Parti düşünceleri tamamen yasaklı düşünceler kabul edilecektir.

Hiroşima ve Nagazaki’ye 1945’te atılan atom bombası ile müttefikler tarafından teslim olmuştur. Bununla birlikte orduları dağıtılmış ve silahsızlandırılmıştı. Bu savaş sırasında dünya genelinde binlerce sivil insan hava saldırıları nedeniyle öldürülmüştür. Almanlar kendi toplama kamplarında yaklaşık olarak 6 milyon Yahudi’yi çeşitli şekillerde katletmiştir.

Savaşta Sovyetler Birliği’nin yaklaşık 25 milyondan fazla insanı hayatını kaybetmiştir. Bunu yaklaşık 11 milyon ile Çin ve 7 milyon ile Almanya takip etmektedir. Toplamda 60 milyondan fazla insanın katledildiği bu savaş dünyanın bir daha yaşamak istemediği çok büyük bir kıyıma sahne olmuştur. Ölüm sayısına bakıldığında İkinci Dünya Savaşını kimler kazandı sorusuna verilebilecek yanıt her ne kadar Mihver kuvvetleri yendiğini duyuran Müttefikler olsa da ölüm sayıları savaşan her ülkenin savaşı kaybettiğini göstermiştir.

Yorum yapın