Tımar kelimesinin Türkçe’deki karşılığı bakım ve ilgidir. Terim olaraksa hem asker ihtiyacını karşılamak hem de idari hiyerarşiyi ayakta tutmak amacıyla kullanım hakkı devlet tarafından belli kişilere işletme amacıyla verilen toprak sistemidir. Bu sistem daha önce Büyük Selçuklu Devleti’nde ikta sistemi olarak kullanılmıştır.Osmanlı Devleti’nde ise tımar sistemi olarak kullanılmaya devam edilmiştir.
Tımar Sistemi Özellikleri
15. ve 16. yüzyıllarda Osmanlı üç kıtaya hüküm sürmüş büyük bir imparatorluktu. Bu denli büyük topraklara sahip olmanın hem güvenlik hem de idari açıdan zorlukları vardı. Ancak Osmanlı Devleti daha önce atalarının yani Selçuklular’ın yaptığı gibi bir toprak sistemi geliştirdi.Selçuklulardaki ikta sistemini geliştirip tımar sistemine dönüştürdüler. Tımar sisteminin temeli devleti sürdürülebilir imparatorluk haline getirmekti.
Osmanlı Devleti’nde miri arazi olarak da bilinen dirlik toprakları, 3 kısımdan oluşmaktaydı. Bunlar has, zeamet ve tımar arazileriydi. Osmanlı topraklarının büyük çoğunluğunu da tımar arazileri oluşturmaktaydı.
Devlet hizmetlerini ödüllendirmek amacıyla önemli kişilere kendi dirlik arazilerinden topraklar verirdi. Geliri 100.000 akçeden fazla olan ve rütbesi yüksek olan kişilere has topraklardan verilmekteydi. Bunlar genellikle padişah ve saray görevlileri idi.Has sahipleri dirliğinin her 5.000 akçesi için bir cebelü yetiştirmekle mesuldü.
Orta dereceli rütbe veya mevkiye sahip ve geliri 20.000 ila 100.000 arasında olanlara zeamet topraklarından verilidi. Genellikle subaşı,kadı gibi devlet memurlarına aitti.Zeamet sahipleri de dirliğinin her 5.000 akçesi için bir cebelü yetiştirmekle mükellefti.
Düşük rütbe ve mevkide olup savaşta yararlılık gösteren asker ve memurlara, geliri 20.000 akçeden az olması şartıyla tımar arazilerinden topraklar verilmekteydi. Gelirlerinin ilk 3000 akçesine kılıç hakkı denirdi ve bunu kendi geçimleri için kullanırlardı. Geriye kalan gelirin her 3000 akçesi için cebelü adı verilen askerler yetiştirmekle mükellefti.
Tımar sisteminde devlet tarafından verilen topraklar kesinlikle özel mülk olarak kullanılmazdı. Kullanım hakkı kazanan ehli tımar olarak adlandırılan kişiler ordunun asker ihtiyacını da karşılarlardı. Aynı zamanda kazandıkları gelir ile yanında çalışan işçilerin maaşlarını da ödeyerek devletin yükünü hafifletirlerdi.
Osmanlı Devleti’nde dirlik topraklarının denetimlerini sağlayan görevlilere nişancı denmekteydi. Tımar topraklarının dağıtımlarının yapıldığı ve kayıtlarının tutulmuş olduğu defterlere ise tahrir defteri adı verilmekteydi. Böylece kanuna aykırı davrananlar belgelenerek tımarları elinden alınabiliyordu.
Tımar Sisteminin Uygulandığı Salyanesiz Eyaletler
Tımar sistemi merkeze yakın yani salyanesiz (yıllıksız) eyaletlerde uygulanmıştır. Merkeze uzak olan salyaneli (yıllıklı) eyaletlerde ise vergi sistemi kabul görmüştür.Tımar sisteminin uygulandığı eyaletler şu şekildedir;
- Karaman,
- Erzurum,
- Diyarbakır,
- Maraş,
- Konya,
- Adana,
- Kütahya,
- Sivas,
- Budin,
- Bosna gibi eyaletler….
Tımar Sisteminin Amacı
Devlet tarafından tımar arazisi verilen kişi, kullanım hakkını almış olduğu arazisine yerleşerek bu boş araziyi üretime açardı. Bu araziden elde etmiş olduğu gelirlerden, kendisinin ve yanında çalışan görevlilerin maaşlarını tahsis ederdi. Tımar sahibi,elde edilmiş olan kazanca oranla devlet için asker donatıp yetiştirmek ile de mesuldü. Bu yetiştirilen askerlere cebelü adı verilmekteydi. Bu askerler tımarlı sipahilerin emrindeydi ve savaş zamanlarında padişah adına askerlik, barış dönemlerinde ise çiftçilik ile uğraşmaktaydılar.
Tımarlı sipahiler, arazilerinden elde ettikleri gelirlerden tüm bu ihtiyaçların masraflarını karşılarlardı. Eğer para artar ise taşrada devlet adına yol, köprü, çeşme ve çeşitli imar faaliyetlerinde bulunmaları gerekmekteydi. Bunun yanında taşrada çıkan isyanlara karşı da, beslemiş, donatmış, yetiştirmiş olduğu askerler ile isyanları bastırmak görevine sahiptiler. Bu suretle devletin güvenlik ve asayişinin sağlanması hususlarına da katkı yapılmış olunurdu.
Tımar Sisteminin Faydaları
Tımar sistemi sayesinde devlet, kasasından hiç para çıkmadan kendisine savaş zamanlarında kullanılmak üzere büyük çaplı bir askeri birlik yetiştirmiş olmakta, taşranın mühim lojistik ve çeşitli imar faaliyetlerini karşılamış olmaktaydı. Aynı zamanda devletin taşrada toplamakta sıkıntı çekmiş olduğu vergileri de bu tımarlı sipahiler aracılığı ile toplayabilmekteydi. Bu sistem,Osmanlı İmparatorluğu’nun hem askeri hem de idari açılardan temel direğini teşkil etmiştir. Bunun yanında miri arazi sisteminin işletmesinde köylü ve çiftçilerin ödeyecek oldukları vergilerin belirlenerek tahsis edilmeleri konularında da tarım ekonomisinin temel direğini teşkil etmiştir.
Kaynaklardan edinilen bilgiler ışığında,tımar sisteminin varlığı Orhan Bey dönemine kadar uzandığı belirlenebilmiştir. Ancak tam anlamıyla uygulanması I. Murad devrinde olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu’nda gelirleri tımar olarak dağıtılmayan topraklar Mısır, Trablusgarp, Basra, Bağdat, Yemen, Habeş, Basra, Cezayir, Lahsa ve Tunus vilayetleriydi. Tımar tahsisatı almış olan bir sipahinin, başlangıçta olduğu sancakta kalması temel bir kural olmuştur. Bu tımarlı sipahinin tımarında yapılacak olan değişiklikler de sadece onun sancağında uygulanması zorunlu olan bir durum olarak kalmaktaydı.
Tımarların teşkilat ve yapılandırılmalarında, sınıflar işlevlere ve kalıtıma göre belirlenmekteydi. Genel itibari ile her iki taraf da kendi çıkarlarını gözetmeye teşebbüs edecek durumdaydı. Dolayısı ile tımarlı sipahiler ve reaya sınıfının ilişkileri her an bozulmaya yatkındı. Her iki taraf da kendi çıkarlarını gözetmekle birlikte sahip oldukları yükümlülükleri de icra etmekten kaçınma peşinde olabilmekteydiler. Bu gibi sebeplerden ötürü reaya sınıfının tımarlı sipahilere karşı olan hakları da devlet tarafından kanunlarla ayrıntılı bir biçimde belirlenmişti.
Sipahilerin ve askerlerin sayılarının belirli seviyelerde kalmalarını sağlamak amacıyla, tımarların bölgesel ve mali birliklerini koruyabilmek adına çeşitli tedbirler kanunlarla alınmıştır. Müslüman olmak tımar sahibi olmak için bir zorunluluk olarak görülmemekteydi. Balkanlarda fethedilen topraklarda kendilerinden önceki sistemde tımar sahibi olan beylerin gönlünü kazanmak adına, bu hakları Osmanlı yönetiminde de kendilerine bırakılmıştır.
Tımar Sistemi Faydaları
- Devletin mali yükü azaldı.
- Yüksek rütbeli memurların maaşlarının toprak üzerinden ödenmesi sağlanmıştır.
- Vergilerin düzenli bir şekilde toplanması sağlandı.
- Devletin asker ihtiyacı karşılandı.
- Toprakların boş kalması engellenerek süreklilik sağlandı.
- Devlet otoritesi korundu.
- Devletin her daim savaşa hazır bir ordusu oldu.
Tımar Sisteminin Bozulması
Osmanlı Devleti’ne ekonomik, sosyal, askeri ve idari alanlarda çok büyük katkılar sağlayan tımar sisteminde ilk bozulma emareleri 17. yüzyılda kendisini göstermeye başlamıştır. Tımar arazilerini hak eden kişiler yerine rüşvet verenlere dağıtılmaya başlanması, sisteminin bozulmasına neden olan en önemli etkendir. Bununla birlikte tımarlarını kaybeden pek çok kişi devlete karşı ayaklanmış ve bu durumlar Osmanlı Devleti’ne çok büyük zarar veren Celali isyanlarının başlamasına neden olmuştur.
Merkezi otoritenin zayıflaması sonucu, tımar sisteminin uygulanamaz hale gelmesi ile üretim büyük ölçüde azalmıştır. Ayrıca devletin vergi kazançlarında da buna paralel bir şekilde büyük bir düşüş yaşanmıştır. Sonuç olarak tımar sistemi 19. yüzyılın başlarına değin bir şekilde varlığını sürdürecek ve nihayetinde 1839 Tanzimat Fermanı ile kaldırılacaktır.
Miras Yoluyla Geçmeyen Tahsisat Sistemi
Osmanlı devletinin uzun dönemler boyunca en iyi işleyen sistemlerinden biri olan tımar sistemi miras yoluyla geçmeyen tahsisat sistemi olarak da adlandırılmaktadır. Özellikle askeri ve idari hiyerarşiyi desteklemek için tımar sisteminde topraklar miras yoluyla mirasçılara geçmemekteydi.
Birçok yerde miras yoluyla geçmeyen tahsisat sisteminin ne olduğu sorusu sorulmakta. Osmanlı merkez vilayetlerinde askeri ve idari hiyerarşiyi desteklemek amacıyla yapılan ve miras yoluyla geçmeyen tahsisat sistemine “Tımar” adı verilmekteydi.
Sorularla Tımar Sistemi
- Cebelü Nedir? Cebelü,tımar sahiplerinin yetiştirmekle mükellef olduğu askerlere verilen isimdir.
- Tımar sistemi tarihte ilk ne zaman uygulanmıştır? Tımar sistemi uygulamasının Osmanlı’dan önceki hâli ikta sistemidir. İkta sistemi Türk-İslam Devletleri tarihine baktığımızda ilk olarak Karahanlılar’da görülmüştür. Bunun daha sistemli hâlde uygulanması ise Büyük Selçuklu Devleti’nde olmuştur. İslam tarihi göz önüne alındığında ise Hz.Ömer döneminde bu uygulamalara rastlamak mümkündür.
- Tımar sistemi ne zaman kaldırıldı? Tımar sistemi Osmanlı yükselme devrinde gerçek anlamda faydalı olmuştur. Ancak duraklama devrinden itibaren hiyerarşide ve yönetimdeki bozulmalar sebebiyle 1800’lü yılların başına dek istenilen faydayı sağlayamayacaktır. 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı ile de tamamen kaldırılacaktır.
Önerilen yazı: İyi Bir Üniversite Kazanmak İçin Ne Yapmalı?